N harfi ile başlayan deyimler

Rate This Thread:
Results 1 to 1 of 1

Thread: N harfi ile başlayan deyimler

  1. Go to Thank YouDownload #1
    Go to Thank You
    Kıdemli Üye İnfo's Avatar

    Info

    Go to Top of Post

    Deyim N harfi ile başlayan deyimler

    N harfi ile başlayan deyimler

    N harfi ile başlayan deyimler ve deyimlerin anlamları hakkında sizlere kısa bilgiler vermeye devam edeceğiz.

    N harfi ile başlayan deyimler

    Nabzı durmak: Ölmek.

    Nabzına göre şerbet vermek : Birinin hoşuna gidecek, gururunu ok şayacak davranışlarda bulunmak.

    Nabzını yoklamak : Bir kimsenin eğilimini ve ereğini anlamaya çalış mak.

    Nafile yere: Boş yere, boşu boşuna; yok yere.

    Nağme yapmak : -1, Bildiği bir şeyi bilmez gibi görünmek. -2. Birini güzel sözlerle aldatmaya çalışmak.

    Nah kafa : “Akılsız, kafa kafa değil ki.” anlamında birinin aklını hafifse me yollu kullanılır.

    Nal deyip mıh dememek: Düşüncesinde direnmek.

    Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Yalnız kendi çıkarını gözet mek; kendine yontmak.

    Nalları dikmek : (Hayvan ya da değer verilmeyen kişiler için) ölmek.

    Namazında niyazında (namazı niyazı yerinde) : Dini görevlerini tam olarak yerine getiren kimse.

    Namus belası: Namusunu ya da toplum İçindeki değerini korumak için kişinin kabullendiği zarar, katlandığı sıkıntı.

    Namus sözü : Bir şeyi yapacağına dair, şeref ve onur üzerine verilen söz; şeref sözü.

    Namusu İki paralık olmak : Çevresinde onuru, saygınlığı kalmamış bir kimse durumuna düşmek.

    Namusuna dokunmak: Şeref ve onurunu olumsuz biçimde etkile mek

    Namusunu temizlemek : -1. Bir işin içinden saygınlığını yitirmeden çık mak. -2. Ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kendini ya da il gili kimseyi öldürerek kurtulmak.

    Nam vermek (salmak): Ün kazanmak, ünü yayılmak.

    Nane molla : Zayıf, çelimsiz, dayanıksız kimseler için alay yollu söyle nir.

    Nane yemek : Yakışıksız davranışta bulunmak.

    Nanik yapmak (birine) : Birini kızdırmak ya da onunla alay etmek için nanik işareti yapmak

    Nara atmak (basmak): Yüksek sesle haykırmak, bağırmak.

    Narına yanmak (bir kimsenin) : Bir kimse yüzünden büyük zarara uğ ramak

    Nasıl olsa : Her durumda, ergeç, mutlaka.

    Nasır bağlamak (tutmak) : -1. Masır oluşma*.-2, Duygusuz laşrnak duyarlığını yitirmek

    Nasibini almak Kısa ve geçid bir süre için hoşa giden bir şeyden yararlanmak, cavk almak. -2. (Olumsuz ar lamda) Söz ko nusu nitelikleri yoksun olmak:.

    Hasrettin Hoca’nın türbesi gibi: Her yanı açık olduğu halde, yalnız bir girişi bulunan yer için söylenir.

    Naza çekmek (kendini) : Bir şeyi yapmaya istekli olduğu halde yal-/artmak amacıyla kendini isteksiz davranıyor göstermek.



    Nazara gelmek: Kötü ve kıskanç bakımların etkisinde kalmak

    Nazar değmek (bir şeye, birine) : Uğursuzluk, kötülük gibi olumsuz sonuçlar veren kıskanç bakışlardan ötürü fena bir duruma düşmek; göz değmek.

    Nazarı dikkatini çekmek (celp etmek) : İlgisini, dikkatini çekmek.

    Nazarı itibara almak (bir şeyi, birini) : Ona önem ve değer vermek

    Nazı geçmek (birine) : Ona isteğini kabul ettirecek, yaptırabilecek ka dar yakınlığı bulunmak, hatırı sayılmak

    Nazını çekmek: Her isteğini yerine getirmek, onu kırmamaya özen göstermek.

    Ne akla hizmet ediyor? : Bir işi hangi nedenle yaptığı bir türlü anlaşıl mayan insanlar için kullanılır; hangi akla hizmet ediyor?

    Ne âlâ memleket: -1. Haksızlıkların hoş görüldüğü ortam. -2. “Ne gü zel, diyecek yok.” anlamında alay yollu söylenir.

    Ne âlemi var? : bk. Âlemi var mı?

    Ne alıp veremiyor? : “İsteği, amacı nedir?” anlamında.

    Ne arar : “O kişide istenen, aranan şey bulunamaz.” anlamında; ne gezer.

    Ne arıyor? (bir yerde) : “Niçin oraya gitmiş? Orada ne İşi var?” anla mında.

    Ne buyrulur: “Buna ne diyorsunuz?” anlamında olumsuzluk bildirir.

    Neci oluyor? : “Niçin karışıyor, ona ne?” anlamında.

    Ne çare : “Çaresi yok.” anlamında acizlik anlatır.

    Ne çıkar? : -1. “Ondan yarar da, zarar da gelmez.” -2. “Nasıl yarar umulur?” -3. “Bir sonuç vermez.” anlamlarında.

    Ne çiçektir biliriz : bk. Ne mal olduğunu biliriz.

    Nedamet getirmek (duymak) : Pişman olmak, pişmanlık duymak.

    Ne dedim de…: “Yaptığıma pişmanım, ne yaptım ki.” anlamında.

    Ne demek? (ne dernek olsun?) : -1. “Bunun anlamı nedir” -2. “Böyle şey olur rnu? O nasıl şey öyle?” anlamlarında.

    Ne demeye”? : ‘Hangi amaçla, hangi nedenle? Niçin?” anlamında; ne diye.

    Ne denir? (ne dersin?) : ‘Bu konuda söylenecek herhaiigi bir şey kal madı”.’ anlamında.

    Neden sonra: Çok sonra, gereğinden çok- sonra.

    Ne de olsa: ‘Ne denli eksiği, küsuru olursa olsun; böyle olmakla bir likte.” anlamında.

    Ne dese beğenirsin : Beklenmeyen, umulmayan bir söz söylendiğin de gösterilen tepkiyi anlat r.

    Nedir ki: bk. Ne var ki

    Ne dîye? : “Niçin, hangi amaçla?” anlamında, ne demeye.

    Ne fayda : Artık geçmişte kalan bir durum karşısında öne sürülenin ya da istenenin geçersizliğini, işe yaramadığını göstermek için kullanılır.

    Nefes aldırmamak (birine) : bk. Soluk aldırmamak.

    Nefes almak: bk. Soluk almak.

    Nefes çekmek: -1. Sigara, pipo vb’nin dumanını ciğerlere çekmek. -2. Esrar çekmek.

    Nefes etmek : Boş bir inançla hasta olan bir kişiyi iyi etmek amacıyla okuyup üflemek. (Kars. Okuyup üflemek.)

    Nefesi durmak : -1. Ölmek. -2. Şaşırıp kalmak.

    Nefesi kesilmek (daralmak, tutulmak) : -1. Çok çalışmaktan, çok iş yapmaktan dolayı bunalmak. -2..Şaşırıp kalmak.

    Nefesi keskin : Hastaları okuyup üfleyerek iyileştirdiğine inanılan kim se.

    Nefesi kokmak : bk. Açlıktan nefesi kokmak.

    Nefesi tükenmek : Artık çalışacak, konuşacak gücü kalmamak.

    Nefes kesmek : Şaşırtıcı, heyecan verici, çok güzel olmak; soluk kes mek.

    Nefes nefese : bk. Soluk soluğa.

    Nefes tüketmek : Bir konu ya da sorun üzerinde çok durmak.

    Nefis mücadelesi: İnsanın kendi nefsinin isteklerini önleme çabası.

    Nefsine yedirememek (bir şeyi): İstenmeyen ya da onur kırıcı bir işi kendine uygun görmemek; kendine yedirememek, onuruna yedire memek.

    Nefsini körletmek (kırmak): İsteklerini en az ölçüde karşılamak.

    Nefsini yenmek (zaptetmek): İsteklerini, tutkularını denetim altına al mak.

    Ne gezer : bk. Ne arar.

    Ne günlere kaldık? : Sürüp gid«n düzenin bozulması, y«ni yaşama düzenlerinin ortaya çıkması karşısında özellice olgun kuşağın isyanı nı gösterir.

    Ne haber: -1. “Nasılsın.” -2. “Bildiğin yeni şeyler var mı?” -3. Bir tartış mada haklı 9 kanın söylediği söz.

    Ne haddine: *0, bunu yapamaz, haddini bilsin.” anlamında uyarma sözü.

    ne hali varsa görsün: Yanlış bir yolda olduğu İddia edilen bir kişinin sÖ2 dinlenmezliği karşısında artık onun kendi başına bırakıldığını an latır.

    Ne hikmetse : Bilinmeyen bir nedenden ötürü.

    Ne idiği (itfüği) belirsiz: Nereden geldiği, ne yaptığı, nelerle uğraştığı belli olmayan.

    Ne kadar olsa : “Sonuçta ne de olsa.

    Ne karen ağrısıysa : Sevilmeyen rahatsızık duyulan bir kimse ya da şey için söylenir.

    Ne ki: bk. Ne var ki.

    Ne kokar ne bulaşır: “Ne yararı, ne zararı dokunur.” anlamında; tav şan boku gibi (ne kokar, ne bulaşır).



    Ne mal (meta) olduğunu biliriz : “İşe yaramayan, çevresince kötü tanı nan kişi olduğunu biliriz.” anlamında; ne çiçektir biliriz.

    Neme (ne üstüme) tazım (gerek) : -1. “Bu işle ilgilenmek bana düş mez.” -2. ‘Doğrusunu söylemek gerekirse.” anlamlarında kullanılır.

    Ne mene : Bir şeyin “Ne türlü, nasıl.” olduğunu belirtmek İçin kullanılır.

    Ne mümkün : “Olanaksız, mümkün değil.” anlamında.

    Ne münasebet: -1. “Konuyla hiç ilgisi yok” -2. “öyle şey olmaz.” anla mında çıkışma amacıyla söylenir.

    Ne olacak : -1. ‘Olmasa da olur, ne önemi var.” -2. Sonradan görmüş, şımarık vb anlamlarda küçümseme düşüncesiyle söylenir.

    Ne oldum delisi olmak: Birdenbire özellikle maddi zenginliklere kavu şarak şımarmak.

    Ne olur (olursunuz): ‘Lütfen, rica ederim, yalvarırım.” anlamında

    Ne olur ne olmaz: *Ne olacağı belli değiI, rıer ihtimale karşı” anlamın-

    da kullanılır.

    Ne olursa olsun : ‘Sonuç iyi de olsa, kötü de olsa kabulüm” anlamın da.

    Ne oluyor? : -1. “Ne gereği /ar.” -2. “O ne karışıyor.” anlamında.

    Ne pahasına olursa olsun: Her türlü sı kırıt yi, tehlikeyi, çeşitli kayıptan göze alarak.

    Nerede akşam orada sabah : Sadece yaşamayı, eğlenmeyi, gününü gün etmeyi düşünen insanların tavrını anlatmak için kullanılır.-

    Nerede kaldı? : ‘Ne yararı oldu?” anlamında olumsuzluk bildirir.

    Nerede kaldı ki? : Kolay olanı bile yapamazken, güç olanına el atma ya çabalayan insanların davranış biçimini göstermek için kuianılır,

    Nereden esti? : “Nereden aklına geldi, nasıl oldu da düşündün.” anla mında sitem yollu kullanılır.

    Nereden nereye : -1. “Pek akla gelmeyen uzak bir İlişki içerisinde.” -2. “Gerçekleşme olasılığı az bir durum.” anlamlarında.

    Ne selam, ne sabah : Aralarındaki dostluk bozulup ilişki kesilince ko nuşma, anlaşma bağının kopması durumu. -

    Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet: Gözbağanın gerçekte olmayan bir işi olur gibi gösterme tutumu ile yapılan iş.

    Nesi var, nesi yok : “Bütün serveti, sahip’olduğu her şey.” anlamında.

    Ne söylüyorsun? : -1. “Söylediklerine dikkat ediyor musun?” anlamın da uyarı. -2. “Gerçek mi, doğru mu?’ anlamında.

    Ne sularda : -1. “Saat kaçta?” -2. “Ne durumda?” anlamında sorulur.

    Ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü (zekeri) : “Onunla karşılaşmak ya da görüşmek yarar sağlasa bile yine de karşılaşmak, görüşmek iste mem.” anlamında.

    Neşesi bozulmak : Rahatı huzuru kalmamak; keyfi bozulmak.

    Neşesi kaçmak : Sevimli neşeli durumu yok olmak; keyfi kaçmak.

    Neşesini bulmak: Neşelenmek.

    Ne şiş yansın ne kebap : “Hiç kimseyi, hiçbir yanı zarara sokmaya cak bir çözüm yolu bulunsun.” anlamında.

    Neşter vurmak (bir şeye): Bir sorunu kesin orarak çözmek, sonuç el de etmek amacıyla ele almak.

    Ne tadı var ne tuzu : “Beğenip, zevk atıp mutlu olacağımız bir şey, bir durum değil.’ anlamında.

    Ne üstüme lazım : bk. Neme lazım.

    Ne var ki, (nadir ki, ne. ki, şu kadar }: ‘Fakat, ancak, ama gel gele lim.1 anlamında karşılık içeren cümleleri birbirine bağlar.



    Ne var, ne yok? : -1. “Hangi haberler, ne gibi havadisler var? -2. “Na sılsınız?” “İşler nasıl gidiyor?” anlamında.

    Ne var ne yok : Olanların tümü.

    Nev-i şahsına münhasır: Kendi türünde benzeri olmayan kimse ya da şey için söylenir.

    Nevri dönmek: Bir olay ya da durum karşısında çok sinirlenmek.

    Ne yalan söyliyeyim : ‘İşin doğrusunu söylemek gerekirse.’ anlamın da.

    Ne yapıp yapıp (edip) : Her çareye başvurarak, her yolu deneyerek.

    Ne yapmalı ki (ne yaparsın ki) : “Ne çare ki, çaresiz durumda, elden bir şey gelmez” anlamında.

    Ne yârdan geçer, ne serden : “Elde etmek istediği şey için ne feda kârlık yapmak istiyor, ne de istediğinden vazgeçiyor.” anlamında.

    Ne yazar: ‘Hiçbir yararı, etkisi olmaz.” anlamında umutsuzluk bildirir.

    Neye uğradığını bilememek : Beklenmedik kötü bir şeyle karşılaşıldı ğında şaşırıp kalmak.

    Neyin nesi, kimin fesi: “Kim olduğu, ne tür karakter özellikleri olduğu bilinmiyor.” anlamında. ..

    Neyse ne : “Bir yere kadar, bir dereoeye kadar.” anlamında.

    Ne yüzle : Kırıcı davranışta bulunan bir kimsenin, hiçbir şey olmamış gibi ilişkisini sürdürmek istemesi halinde “Hiç utanıp sıkılmıyor mu yaptıklarından” aniamında söylenir.

    Nifak sokmak (çıkarmak) : Anlaşmazlık çıkarmak, ara açmak.

    Nikâh kıymak : -1. Nikâh memuru, evlenecek olanların nikâh işlemini gerçekleştirmek. -2. Erkek bir kadınla evlilik ilişkisine girmek, onunla evlenmek.

    Nikâh tazelemek : Ayrıldığı eşiyle yeniden evlenmek.

    Nimeti ayağıyla tepmek: Çok yakınına gelmiş fırsatların, iyi durumla rın değerini bilmemek.

    Nispet kabul etmemek : Söz konusu şeyle eşit gibi tutulamamak, ara larında farklar bulunmak.

    Nispet vermek (yapmak) (birine) : Birini üzecek, kıskandıracak, kızdı racak davranışta bulunmak

    Nimeti bozuk: Kötü ya da islenmeyen bir işi yapacağı sezilen (kimse].

    Niyet tutmak: Fala baktırırken nasıl olacağını merak ettiği şeyi ya da durumu kafasından geçirmek, bir dilekte bulunmak

    Nokta koymak : Sonuçlandırmak, sözü bitirmek.

    Noktası noktasına : Tastamam, tıpatıp aynı.

    Not almak: -1. Bir şey hakkında bir yere not yazmak -2. Bir kimse ya da şeyin nitelikleri hakkında karar verilmek -3. Öğrenci yazılı ve söz lü sınavlarda belirli bir derece almak.

    Not almak : öğrencinin basan durumuna uygun not vermek.

    Not düşmek: Bir açıklama eklemek

    Notunu vermek: Eylemlerine bakarak, olaylar karşısındaki tutumunu inceleyerek bir kişi hakkında yargıya varmak

    Not vermek (birine, bir şeye) : -1. Bir şey ya da bir kimse için iyi ya da kötü bir kanıya varmak. -2. Öğrenciye başarısıyla orantılı bir not at mak.

    Nuh der, peygamber demez: Düşüncelerini, inançlarını hiçbir biçim de değiştirmeyen (kimse).

    Nuh NebPden kalma : Çok eski, değerini yitirmiş modası geçmiş (kişi ya da nesne).

    Numara yapmak (çekmek): Yalancıktan tavırlar takınarak, olmamış şeyi olmuş göstererek aldatmaya çalışmak.

    Nutku tutulmak: Gelişen olağandışı olaylar karşısında şaşkınlıktan konuşamamak.

    Nutuk atmak (çekmek): Çok uzun, sıkıcı, özden yoksun konuşma yapmak.

    Nüfuz ticareti: Bulunulan mevkiin, makamın gücünü, olanaklarını özel çıkarlar uğruna kullanma.

    Nüfuzu altında tutmak (bir yeri): Orayı egemenliği artında bulundurmak.




Thread Information

Users Browsing this Thread

There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)

Posting Permissions

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •